kendisini tanımam etmem. bir gün bana doğru geldi. ben tam kibrite hamle yapacakken sigara istedi, yaktırmadan da gitti. o günden beri de ne gördüm ne duydum. beni bildiğinden olsa gerek, eğer bir izdüşümüm olacaksa yazamamak üzerine olacak. yazabilmek üzerine olursa ihale bana kalmayacak zaten. taa başında tüm yazdıklarıma aynı değerde iki kelimeyi bırakabilseydim, mesela hayat başlığına denk gelecek bir ''siktim öldü'' olabilirdi bu, sonra da format dahilinde koşarak uzaklaşsaydım her şey bu kadar bulanmazdı. yazı sevmemek üzerine bu kadar laf etmezdim. gerçi çok da etmedim, onun yerine yazı sevmeyişime haklı sebepler buldum. ''ülkemizde güneş olmasaydı, toz olmazdı.'' yı okuduğumda andaval gibi baktım. öküz gibi baktım onun yerine. ve kafamda intikam senaryoları kurdum, doğaçlamanın bokunu çıkardım: ''eğer bir gün konuşmak, tek bir kelime bile dışarıda kalmadan kayıt altına alınabilirse, göte gelecek yazmak. dilleri titreyen ebleklere dönecek tüm yaşayan yazarlar. 'göte geldim dönücem' kayda geçmiş son yazı olacak. mevzunun nerede başladığından çok nerede bittiği konuşulacak. öyle ya, yazmak olmasa ne çok insan konuşur.'' dedim. gördüğün gibi pek büyük günahlar işledim.
4 Nisan 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder