19 Haziran 2012 Salı

vantilatörün gölgesinde





sıcaktan bunalan hayvanların imdadına yetişen itfaiye ekibi gibi her yaz aynı gün ve aynı saatte karşıma dikiliyor ibne. ben mi ona üflüyorum o mu bana belli değil, hala neyin inadını yapıyo, bu neyin kavgası bilmiyorum. metrobüs klimasıyla birlikte şu hayatta kin güttüğüm ikinci makina haline geldi. aynı atadan gelip yüzyıllar sonra aynı yaşama hevesini sikmeleri ilham verici. bir diğeri yürüyebilen çamaşır makinasıydı, şu kadarını söyleyeyim prensipte iyiyiz şu an. o başka bir yazının konusuydu zaten.

makinelerin dünyayı yönetmesi ideasına inanasım varsa da inanamıyorum iğrenç yaratık yüzünden, ayaklarına baktığım an fantastik edebiyata inancımı yitiriyorum. sonra kırdığım soydaşları geliyor aklıma, plastik kolay da doğaya karışmıyor. 32. yüzyılda bulsalar falan ara form diye sergilerler ya da ''bu ne lan'' diyip geri gömerler yemin ediyorum. uygarlığa dair kalıntı bile değil. bulanın başına bela.

biz toprağa karışacağız bu ibne baki kalacak. adalete bak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder